Saturday

biiiip! bibibi bip bibibi bip! biiip...



"kutsal zamanlarımı rüyalara ayırmaya çalışıyorum, hayallerimi unutmak için. yapış yapış oluyor dimi "hayallerimi" diyince. (şuraları temizleyelim, arkadaş aforizma sıçıyor.) orana burana yapışmış hayaller. "hayallerim vardı benim oysa, fakat..." kıvamında. sanki başın önde kısık gözlerle yaşadığın "ben oldum" duygusallığı, olmamış hayallerinin vücudu sende. olmamışmıydım ben lan, dünyanın sonunu gördüm falan diyorduk bir zamanlar. neyse efendim kıvırıyorum, hayallerim var evet!"

haliyle insan hayat kuruyor, hayalini yaşıyor böyle olunca. ben de huzuru rüyalarda buldum. onlar tanımsız bir özgürlük halinde kafasına göre takılıyor. başkalarının hayatlarına pek bi meraklıyız zaten, başkasının hayatıymışçasına yattığım yerden izliyorum ben de. bir de uyanınca boğazıma yapışmış büyüklü küçüklü balgam parçaları veremmişim gibi hissettiriyor, iyice hayallere dalıyorum. uğraştırıyorlar beni, moralim bozuluyor. o parçalarla savaşmıyım diye biraz da, uyanasım yok hiç.

aslında uyku dediğin şeyin de basit olması lazım yani. yok ben yatağa uzandığım gibi ilk iş ufacık ampülümü yakıyorum. tavan böyle mistik bi turunculuğa bürünüyor. ama ne tavanın turunculuğuna anlamlar yükleyebiliyorum, ne de huzur falan buluyorum yani o turunculukta. karanlığa sakladığım bir çeşit canavar var sanki, uyuyamıyorum o beni görürken. kaçıyorum ondan. artık ne varsa o karanlığın içinde yalnızlık mı, boşluk mu, yoksa gerçekten bir canavar mı bilemiycem.

öylesine yaşadığım birkaç dakika şu koskoca hayattan daha değerli olabiliyor işte o zaman. kaçışın içinde bir kaçış daha yaratabiliyorum, eğlenceye gel. bazen rüyalarımda da kaçtığım oluyor. kaçışın içindeki kaçışın içinde kaçış. yine de tuhaf mimikler, ağdalı cümleler, kıç-baş ağrısı, ağız kokusu, tükürükler, gözyaşları yok. hem soyutta, hem de somutta, her şey gibi, ezberlenmiş gelmiyor uyumak bana.

yani düşünüyorum da iş uyumaya gelince milyarlarca andan, düşünceden, histen oluşan öylesine bir hiçbir şeyi, utanmayıp bir de yaşıyoruz gibi geliyor. ulan bi de hayat nasıl ezbere. ezberlediklerini unutmuyorsun, hatta ezberlediklerini unutamayacağını ezberlemiş bulunuyorsun bi yerde. oysa vur kafayı yat yani. orda nasıl eğleniyorlar bir coşku bir "ben oldum" hali.

zorla açıyorlar gözümü. her yer yine kan kokuyor falan.

No comments: